Kuru
lafla pilav pişse,
Deniz kadar yağ benden.
Küflü koruk pekmez olsa,
Dönüm dönüm bağ benden.
Eskilerde bir imam,
öğrencilerini toplar:
-
Bakınız çocuklar;
sizleri köylere göndereceğim,
Gelince
derslerimi sürdüreceğim.
Ne yaşarsanız bana anlatacaksınız,
Bir ay süre ile oralarda kalacaksınız.
Genç bir imam adayı bir köye
varır,
Kılınan namaza şaşırır kalır.
İmam okuma yazma bilmez, okur
yanlış,
Uzun sakalı ile de köylüye
bir korku salmış.
Der genç:
-
Komşular, bu imam
değil cahil,
Okudukları
sure bile değil.
İmam der:
-
Gel seninle
imtihan olalım,
Köylünün
verdiği karara uyalım.
Bir ÖKÜZ yazalım der imam,
Genç aday, peki der hemen.
Genç yazı ile bir ÖKÜZ yazar,
Hadi bakalım hoca, sen de yaz
der.
Köy imamı kulaklı, boynuzlu
bir öküz resmi yapar,
Bunun hangisi ÖKÜZ diye cakas
atar.
Okuması olmayan köylü resme
ÖKÜZ der,
Bizim genç te güzel bir sopa
yer.
Döner gelir anlatır hocasına
olayı,
Der hocası:
-
Vardır onun
kolayı.
Sen
aynı köye gideceksin,
Bağışlanmanı
isteyeceksin,
İmamlarının
çok alim olduğunu söyleyeceksin.
Başın
ağrıyacak yalandan,
Duramayacaksın
güya ağrıdan.
Hocama
söyleyin, sakalından bir tel versin,
O
zaman geçer benim ağrım, dersin.
Yakacaksın
teli, dumanını tutacaksın burnuna,
Oh
diyeceksin ve şükredeceksin Tanrına.
Denen
uygulanır bir bir,
Köylünün
de başı ağrıdığında, aman hocam, bir kıl der.
Çok
kısa sürede biter imamın sakalı,
İmamın
da kalmaz bu arada imamlık hali.
Kaçar
gider bir gece sessizce köyden,
Yoldan
bile değil,dereden,tepeden.
Genç
aday döner gelir hocaya.
Anlatır
olayı doya doya.
Hocası
der: Oğul, suç değil onların,
Gözü
kör olsun bu ulusu cahil bırakanların.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder