ÇIKAR DİLİNİN
ALTINDAKİ BAKLAYI
Hikaye buya, eskilerde küfürbaz biri
varmış,
Her yerde, her zaman küfür yaparmış.
Utanırmış bu
durumundan ama, alışmış,
Bırakmak içinse çokça çalışmış.
Ne ederse etsin unutur, söylermiş.
Büyük küçük demeden her
ortamda sövermiş.
Sonunda hocası,
–Şu baklayı koy dilinin altına,
Küfür edeceğin zaman
hemen gelsin aklına.
Böylece
unutursun, zamanla,
Bakla ağzında olduğunda.
Aradan aylar geçmiş yavaş yavaş unutmuş,
Hocası da bunu hep
yanında tutmuş.
Başlamışlar her yere,
birlikte gitmeye,
Birlikte giderlermiş, iftara, ziyafete.
Yine böyle bir günde çıkmışlar yola,
Sicim gibi yağan yağmurdan koruna
koruna.
Bir pencere açılmış o sıra hoca
efendiye;dur demiş,
Güzel bir
bayan bakmış, bakmış da gülmüş.
Yağmurdan ıslanan hoca;ne diyorsun a kızım?
Ne dîyeceksîn söyle, yağmurdan sızlar dizim.
– Az
kaldı. Hoca Efendi, hepsi seni görsün,
Senin kavuğun gibi hepsi tepeli olsun.
Şimdi tamam
oldu tüm yumurtalar
gördü seni,
Çıkacak civcivlerle
mutlu edeceksin beni.
–
Kusura bakma hocam, civcive yatırıyorum tavuğu,
Görsünler de başlarında olsun senin gibi kavuğu.
– Bre
hanım, bunun için mi beklettin bizi,
Yağan yağmur koymadı kuru yerimizi.
Kadın pencereyi kapatırken basar
kahkahayı,
Hak etti bu küfürü, ‘çıkar oğlum, ağzındaki baklayı.’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder