KİM OLDUĞUN
Bir hoca, üç öğrencisini seçer, - Çocuklar, sizi İstanbul'a göndereceğim der.
Bir ay gezecek, kalacaksınız orada,
Gelince gözlemlerinizi anlatacaksınız burada.
Gider bizim gençler İstanbul'a,
Aynı yerde buluşmak üzere dağılırlar her yana.
Bir ay geçer biter günleri,
Hepsi
birden bulur dağıldıkları yeri.
Konuşulur, anlatılır anılar.
Denir gidelim, hocamız bizi arar.
Varılır hocanın yanına öpülür eli,
- Bu gün dinlenin
uzaktan geldiniz yeni,
Sabah çağırır birini “anlat ne gördün”
Anlayalım ne imiş meramın derdin. -"Hocam,
İstanbul'da çok tarihi eser var.
Camiler, mescitler, hanlar, hamamlar.
Gezdiği yerlerin bir bir özelliklerini anlatır,
İşte der, hocam
gördüklerim bunlar satır satır.
Bir diğerini çağırır, anlat a canım,
Neler gördün birde sen anlat bakalım.
- Ah hocam, hiç sormayın İstanbul'u,
Her yanı pisliklerle dolu.
İnsanlar orada
açık çıplak,
Hepsine atasım geldi birer şaplak.
Her taraf meyhane, insanlar dolu dolu,
Sanki dışarıda kalmamış bir Allahın
kulu."
O da tek tek gördüklerini anlatır,
Hem de ballandıra ballandıra, satır satır.
Üçüncüyü çağırır,”gel evladım,
- İstanbul da
sen nerelere vardın, ne yaptın?”
-
Hocam İstanbul'un her tarafı ağaçlık,
Meyvelik, bahçelik, yeşillik, bağlık,
Tepelerden bakar iken Boğaz'a,
Hacet kalmıyor başkaca söze.
Kenarlar kıyılar güzel mi güzel,
Toplanıyor her gün pislik ve gazel.
Tarihi yapıtları, müzeleri var her yerde,
Mas mavi denizleri sanki deva her
derde. - Anlaşıldı çocuklar, sizleri dinledim,
Siz anlatırken gezinizi bende izledim.
Şimdi sen bana
arkadaşını söyle,
Kim olduğunu anlatsın bu söylence.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder