27 Mayıs 2016 Cuma

ÜÇ VASiYET

ÜÇ VASiYET          

Eski zamanlarda ,varlıklı bir babanın bir oğlu var,
Yer içer ?her türlü pislikler yapar,
Arkadaşları avare,hep ipsiz sapsız,
Pervane gibi dolaşırlar arkasında sayısız,
îçki kumar, karı kız, para su gibi akar,
Bu oğlanın durumu babanın içini yakar,
Baba ne derse desin, oğul aldırmaz gider,
       - Merak etme babacığım, bu para tükenmez der,
       - Baba bir gün çağırır, oğul gel buraya;
      - Sana üç vasiyetim var otur şuraya.
     Bitecek bu para bîr gün. hiç kalmayacak
     O zaman etrafında biç kimse olmayacak
     Bunlara inanmasan da, gerçek olacak bir gün,
     Ancak ben göremem yaşayamam öyle gün. Arkadaşlarından istesen de bîr kuruş vermeyecekler,
Biraz dikkat etseydin,paramız yoktur diyecekler.
Üç vasiyetim, diyeceğim şunlardır sana;
İster kız ?ister darıl,ama söz ver bana.
İçki içeceksen,gece yarısından sonra var meyhaneye,
O zaman göreceksin,tanık olacaksın tantanaya.
Karıya gîdeceksen,sabah erken git, var gör onları,
O zaman göreceksin meydana çıkan foyaları,
Eğer kumar oynayacaksan, kumarcının pirine git,
Onu da gördükten sonra ,îstediğîn işlere devam et
Bunlardan da usanınca kendini şu tavana as,
Vasiyetim bunlardır,ölümüne kimse tutmasın yas.
Gün gelir adam ölür,oğlan daha da serbest
Daha çok avane gelir,pervane etrafında herkes.
Kısa bir süre sonra kalmaz parası malı,
Artık yoksuldur,perişandır bu oğlanın hali.
Gider arkadaşlarına yardım edîn der bana,
Bende varken yemiş içmiştik biz kana kana.
Tüm arkadaşları tersler hadi be sende,
Ne parası ne malı,hîç bir şey yoktur bende,
Çıkar gece bir meyhaneye gider,                       '
Insanları görürde,geçen zaman heder der. Kızanlara,bağıranlara,küfredenlere hiç karışılmaz,
 Her kafadan bir ses gelir,hiç bîr şey anlaşılmaz.
Tiksinerek çıkar oradan,geçmiş günleri özleyerek gezer,
O eski dost hanımlara da pek erken gider.
       Bakar yüzlerine,boyalar akmış halleri çok perişan,
        Gözleri çapaklı saçları dağınık,her yer pislik, darma duman



Oralardan çıkar eve gelir,bunlara şaşar,
 Kumarcının pirini bulmak için dağları aşar,
 Bulur en sonunda,pirini kumarcının,
 Sarılmış yatmaktadır, bu pir,içinde hasırın.
 Eline alır zarı,sallar atar dışarı,
 Git bak oğul der,düşeş göreceksin attığım
Ben bunun piriyim,hasırda sarılıyım, bak bana,                  Kumar mı,asla öneremem ben sana.
Gelir oğlan çaresiz,artık kendini asacak,    
Başkacada kalmamıştır,hiç bir şey yapacak,
Bir ip alır eline takar tavandaki halkaya,
Çıkar ayağının altına koyduğu sandalyeye.
Geçirir boğazına ipi. sessizce ağlar,
Beni herkes affetsin der, ölüler, sağlar.
Teper alttan sandalyeyi hak ettim bunu ben,
Ayrılsın artık şu can,bu pis bedenden.
Halka ile kapak kopar, oğlan düşer aşağı,
 Sırtına çarpar,sanki öç alır tavanın kapağı.    Yukarıdan düşen altınlar yara açar başında,
 Ne hikmetler olduğunu,o zaman anlar babasında.
- Affet beni baba.sana layık olacağım,

Söz veriyorum,her pislikten kurtulacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder