Bir zamanlar bir köyde, kış şiddetli ve uzun olmuş,
Hayvanların yiyeceğj de kalmamış.
Köyün ağasında otluklar öbek öbek,
Bir de
oğlu var ki şebek mi şebek.
Ahmet
Ağanın da bir kızı var,bebek mi bebek!
Ahmet ağanın hayvanları aç, '
Sıkıntıdan gezinmeye başlar yavaş yavaş.
Ağa ya varır<ağa bana ot ver,
Karşılığında ne
istersen al,>der.
Ağa oğluna kızını
istemiş,
Ahmet
ağa çaresiz, <peki> demiş.
Kahve
içmeye gelinmiş, tantana ile akşam,
Dermiş ağa, neler neler takacam.
Para çok, altın akça, tırıp mı tırıp,
Bizim
güzel kızın da
gönlü kırık mı kırık.
Ne
yapayım ben altını, akçe yi,
Bana
erkek gerek kaldıracak
peçeyi.
Çıkmış damın başına hemen,
Beni
kurtar Allahım, ben
bunu istemem.
Medet
ummuş uçan kuştan, esen yelden, ,
Bir AH çekmiş ta içten ve derinden:
"Es garbi yeli es,
babam beni bir otluğa satıyor,
Hayvanları için beni
bir hayvana atıyor."
Sesini duymuş yaradan, acımış bu
kuluna,
Emir
vermiş, es demiş garbi yeline.
Karlar bir anda erimiş,
Kızda koşarak içeri
gelmiş.
Durun, durun... olamaz bu iş,
Bahar
geldi, bitti yok oldu kış.
O
zaman anlaşılmış mesele,
Zorla
bu iş olmazmış hele.
Af dilenmiş yaradan dan, eller açılmış.
O anda
damın başına bir nur saçılmış.
Fehmi de düşünmüş, böylece
yazmış,
Çınlayarak o dağlarda güzel kızın sesi kalmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder