ALMA
Bizim gibi geri kalmış toplumlar,
Hiç durmadan birbirini hırpalar.
Kentli,köylüyü, zengin.yoksulu aşağılar,
Güçlü olunduğunda Hemen karşısındakini taşlar.
Kendini çok bilen, karşındakini bilmeyen,
Ağam sen köylüsün, sen bilmezsin diyen.
Çok basit şeylerle
ukalaca alay eder,
Karşındakini küçümser, güler geçer.
Bu kıssa da böyle bir esintiyi anlatır,
Her söylenenden insanlar bir ders çıkartır.
Köylü gelir Kayseri'ye, meyve
fiyatlarını sorar,
—Hemşerim şu almanın kilosu kaça der.
Şehirli köylü ile dalga geçecek ya,
-
Bak emmi buna ELMA dersen
bedava. Diyemezsem ben ne
edeyim onu söyle.
-
Dilim buna alışmış söylerim böyle.
İstersen
seninle bir pazarlık yapalım,
Senin gibi diyemem ya, gene de bakalım.
Doyana kadar ALMA yiyeceğim surdan,
Ağzımı dudaklarımı şapırdataraktan. Peki doyana kadar elma yiyeceksin,,
Doyduğunda, bunun adı ELMA diyeceksin.
Köylü alır elmaları birer ikişer ısırır,
Elmadan geriye çok az şey kalır.
Elma diyemezse elmacı beş lirasını alacak,
Üstelik arkasından birde
teneke çalacak.
Hiç durmadan haşır huşur doyana dek yer,
"BAK EVLAT, BİZ BUNA ELMA DA DERİZ, ALMADA DERİK" DER.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder