27 Mayıs 2016 Cuma

ŞEHİRDE DAYINI, KÖYDE TAYINI,

ŞEHİRDE DAYINI, KÖYDE TAYINI,



Ticaretle uğraşan genç bir şehirli,
Celepçilik yapmaktır onun işi.
Bir ahbabı olur, bunların her köyde,
Bu ahbap çeker tüm sıkıntıları bu yerde.
Celeplerin yiyeceği, barınacağı bunlara ait.
Celeplerini bırak, istersen sen git.
Mal sahibinden daha iyi bakar oda Sahibi,
Emanettir kendisine bırakılan, tabiî ki.
Bu nedenle, şehirli her zaman ısrar eder,                                                             
– Ne olur dayıcığım, bir kez de sen gel, der.
Bir gün hediyesini koyar heybesine, varır şehre,
Şu şehirli yeğenimi göreyim diye.
Bulur sonunda yorgun argın,dükkanı,
Yeğen sıvışmıştır, görünce dayısını.
Dayı da bunu görür, fark eder,
Çaresiz önün de heybesi, epeyce bekler.
Yeğen uzun zaman gelmez dükkana,
İster ki dayısı bekleyerek usana.
Vakit geçer, dayı kalkar hediyeleri koyar,
Orada çalışana dayısının geldiğini söyle der.
Aradan zaman geçer, yeğen gene gelecek,
Verilen celeplerin veresileri derlenecek.
Yeğen gelir dayısının yanına, sarılır boynuna
– Ah dayıcığım,yoktun üzüldüm,bulunamadığıma.                                                           – Bre yeğen, olağandır, olur bunlar;        
Yeter ki sağlık olsun, sağ olsun canlar.
Yenilir içilir, sohbet edilir, geç vakte kadar,
– Ah yeğen, bilesin, benim bir sorunum var.
 Bir domuz dadandı,harmana harap ediyor her yeri,
Bir türlü başaramadık, bunu öldürmeyi.
Eğer sen bu gün yatarsan harmanda,
Vurabilirsin onu, geç bir zamanda.
 Kabul eder yeğen, yatağı harmana yapılır,
 Sonrada yorgun argın, tüfeği kucağına alır.
 Dayı gider, yeğenin atını çözer, salar.
 Harmana bırakır,oda haşırtı yapar.
 Yeğen ala uykulu, çeker hemen tüfeği,
 Domuz diye vurur bindiği kır tayı.
 Kalkar gelir dayı, gürültüye, bakarlar,
Nedir vurulan, görelim diye bir kibrit çakarlar.
 Adam bakar, domuz değil bu kır tay,
– Nasıl vurdun yeğinim, vay, vay, vay!
Anlaşılan senden yeğen olmaz bana,
Yeğen demem artık ”şehirde dayını, köyde tayını tanımayana.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder