30 Haziran 2016 Perşembe

BURNUNDAN KIL ALDIRMAYAN,

BURNUNDAN KIL ALDIRMAYAN,
Yörenin zengin mi zengin, hatırlısı adam,
Yaşarmış bir beldede rahatça Osman ağam.
Bir gün, şiddetli bir baş ağrısıyla uyanır,                   
Vücudu terlemiş, acının şiddeti ile öleceğini sanır.     
Bağırır acı acı “kurtarın beni bu ağrıdan acıdan,              
İlaç getirin bana, hekimden otacıdan”.                   
Gitmişler doktorlara ama kesememişler ağrıyı,            
Hiçbir işe yaramamış, bu adamın serveti ve varlığı.
Servetini bağışlayacakmış bu ağrıyı kesene,        
Hayvanlar bile ağlıyormuş figanına,sesine.         
Getirmişler evine, yatırmışlar yerine,                              
Her gün biraz daha acı çekermiş derinden derine.           
Bir gün ağanın berberi traş etmeye gelmiş,                 
Ağam burnunda kıl mı dönmüş, yoksa demiş.               
Birde ben bakayım azıcık şöyle dur da,                        
Evet bir kıl görünüyor şu sol burnunda.                       
Almış eline cımbızı birden bire çekivermiş,                   
Öyle bağırmış ki  Osman ağa, sanki canı çıkıvermiş.       
Bir bağırmış ki öyle, tüm beldede duyulmuş,          
Cımbızın ucundaki yirmi santimlik bir kılmış.                  
Acı hafiflemiş, biraz rahatlanış Osman ağa,                 
Biraz sonra dalıvermiş günlerce hasret kaldığı uykuya.    
Bu olayın üstüne günlerce uyumuş,                      
Günlerce bağırtan acıtan şeyde buymuş.                    
Derlerdi burnundan kıl aldırmayanın başı çok ağrır,         

Kimi zaman büyük sorunlar bile basit çözümlerle olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder