BURNUNDAN KIL ALDIRMAYAN,
Yörenin zengin mi
zengin, hatırlısı adam,
Yaşarmış bir beldede rahatça
Osman ağam.
Bir gün, şiddetli bir baş
ağrısıyla uyanır,
Vücudu terlemiş, acının şiddeti ile öleceğini sanır.
Bağırır acı acı “kurtarın beni bu ağrıdan acıdan,
İlaç getirin bana,
hekimden otacıdan”.
Gitmişler doktorlara ama
kesememişler ağrıyı,
Hiçbir işe yaramamış,
bu adamın serveti ve varlığı.
Servetini bağışlayacakmış bu ağrıyı kesene,
Hayvanlar bile ağlıyormuş figanına,sesine.
Getirmişler
evine, yatırmışlar yerine,
Her gün biraz daha acı çekermiş derinden derine.
Bir gün ağanın berberi
traş etmeye gelmiş,
Ağam burnunda kıl mı dönmüş, yoksa
demiş.
Birde ben bakayım
azıcık şöyle dur da,
Evet bir kıl
görünüyor şu sol burnunda.
Almış eline cımbızı birden bire çekivermiş,
Öyle bağırmış ki Osman ağa, sanki canı
çıkıvermiş.
Bir bağırmış ki öyle, tüm beldede
duyulmuş,
Cımbızın ucundaki yirmi
santimlik bir kılmış.
Acı hafiflemiş, biraz rahatlanış
Osman ağa,
Biraz sonra dalıvermiş günlerce
hasret kaldığı uykuya.
Bu olayın
üstüne günlerce uyumuş,
Günlerce bağırtan acıtan
şeyde buymuş.
Derlerdi burnundan kıl aldırmayanın başı çok ağrır,
Kimi zaman büyük sorunlar bile basit çözümlerle olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder