İKİNİZ MİSİN?
Dünya kurulduğundan bu yana
Türlü espriler yaşatmış insana.
Zengin fakiri, okumuş cahili küçümsemiş,
Kimi zaman gülmüş, kimi zamanda özümsemiş.
İşte hikâyemiz böyle bir espriyi anlatır
Yazalım dedik, kalıcı olsun diye, satır satır.
Saf bir köylü iner şehre, etrafa baka baka,
Paspal
giyinişi var,
açılmış yaka paça,
Dükkanlarda mağazalarda her şeyin satıldığını görür,
Çoğu kez
durur, bakar, inceler, yürür.
Tüm dükkanlar mağazalar dop dolu,
Çoğu mağazalarda kalabalık, kapatmış yolu.
Ancak bir mağaza kocaman, boş durur,
Sandalyeler, masalar etrafında, iki kişi oturur.
Merak eder saf köylü, girip sorayım bunu der,
Ne iş yapar bunlar, ne kazanır, ne içer ne yer.
Girer içeriye saygıyla selam verir,
-Beyler
boş oturursunuz, burada ne satarsınız der.
Emlakçılar anlamışlardır, dalga geçilmesi gerek,
Birisi
içinden geçirir; sen bir şey bilmiyorsun demek.
-Gel emmi, otur şuraya, sana izah edelim,
İlk önce sana sıcak bir çay
verelim.
Oturur
köylü, önüne bir
çay gelir.
İçine şekeri atar, karıştırır, eritir.
Bir
yudum alır, hüp diye çeker içine,
Dalga geçilmesi içine tam gelmiştir biçime.
-Bak emmi der
birisi, biz burada eşek satarız,
Komisyonumuzu
alır, keyfimize bakarız.
Köylüde ağzına geleni gediğine kor;
-Ya... ikiniz misiniz, yoksa
daha başka var mı der.
Atalar boşuna dememişler ki şu sözü,
Şu iki cümlede yatmaktadır konunun özü;
“İlim irfan sahibiyim diye,
kimseyi küçük görme sen,
büyük defterlere bile sığmaz söz gelir divaneden."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder