29 Haziran 2016 Çarşamba

İKİNİZ MİSİN?

İKİNİZ MİSİN?
Dünya kurulduğundan bu yana
Türlü espriler yaşatmış insana.
Zengin fakiri, okumuş cahili küçümsemiş,
Kimi zaman gülmüş, kimi zamanda özümsemiş.
İşte hikâyemiz böyle bir espriyi anlatır
Yazalım dedik, kalıcı olsun diye, satır satır.
Saf bir köylü iner şehre, etrafa baka baka,
Paspal giyinişi var, açılmış yaka paça,
Dükkanlarda mağazalarda her şeyin satıldığını görür,
Çoğu kez durur, bakar, inceler, yürür.
Tüm dükkanlar mağazalar dop dolu,
Çoğu mağazalarda kalabalık, kapatmış yolu.
Ancak bir mağaza kocaman, boş durur,
Sandalyeler, masalar etrafında, iki kişi oturur.
Merak eder saf köylü, girip sorayım bunu der,
Ne iş yapar bunlar, ne kazanır, ne içer ne yer.
Girer içeriye saygıyla selam verir,
-Beyler boş oturursunuz, burada ne satarsınız der.
Emlakçılar anlamışlardır, dalga geçilmesi gerek,
Birisi içinden geçirir; sen bir şey bilmiyorsun demek.    
-Gel emmi, otur şuraya, sana izah edelim,
İlk önce sana sıcak bir çay verelim.
Oturur köylü, önüne bir çay gelir.
İçine şekeri atar, karıştırır, eritir.
Bir yudum alır, hüp diye çeker içine,
Dalga geçilmesi içine tam gelmiştir biçime.
-Bak emmi der birisi, biz burada eşek satarız,
Komisyonumuzu alır, keyfimize bakarız.
Köylüde ağzına geleni gediğine kor;
-Ya... ikiniz misiniz, yoksa daha başka var mı der.
Atalar boşuna dememişler ki şu sözü,
Şu iki cümlede yatmaktadır konunun özü;
“İlim irfan sahibiyim diye, kimseyi küçük görme sen,
büyük defterlere bile sığmaz söz gelir divaneden."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder