EN İYİSİNİ ARARKEN
Küçük bir beldede,çok güzel
bir kız vardı,
Ta
uzaklarda bile güzelliği dillere destandı.
Çok istedi zengini fakiri amiri
memuru evlenmek için,
O kadar çok insan geldi ki,çeşit çeşit,biçim biçim.
Kasabadan bir arkadaşı da istedi ama,
Güzel kız hayır dedi,kızdı gurbete çıktı oda.
Yıllar geçti aradan,bu arkadaş kasabaya döndü,
Aklından çıkaramadığı güzelin ne olduğunu düşündü.
Sordu bir adama güzel kız ne oldu diye,
Acaba kimlere kısmet oldu,kime gitti hediye.
Der adam;bak o kız şu bahçeli evde oturur,
Onda artık kalmadı,ne kibir ne bir onur.
Arkadaşı merak eder,eşini bir görsem diye,
Rastlamıştır,kel kafalı,bodur,şişman bir beye.
O gidince eve varır,der: seçtiğin bu mu,
Beylerden, paşalardan nasıl kestin umudunu.
-Bak arkadaş, şu bahçeyi görüyorsun değil mi,
Her türden güzel mi güzel çiçekleri, gülleri.
Şimdi gir şu bahçeye; çiçeğin en güzelini kopar.
Geriye dönmek yasak; hep ileri,apar
topar.
Adam girer bahçeye,şu daha güzel ,yok şu daha,
Koparamamıştır, seçememiştir, güzelini bitmek üzeridir saha.
En sona geldiğinde solmuş bir gül kalmıştır,
Eli boş gitmektense, onu koparıp almıştır.
Kız demiş,bak gördün mü,iyisini ararken ömürde bitiyor,
O
yolun üzerinden
kimler geçip
gidiyor.
Sonunda ne bulursan onunla
yetiniyorsun,
Güzel mi, çirkin mi, iyimi,kötümü onu da düşünmüyorsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder