ÇORABI BİLE
İnsanlığın
oluşumu ile, iyilikte kötülükte doğmuş,
Haklı haksız ölümler,
mezarları doldurmuş.
Bu nedenledir, aklı erenler,
türlü olaylara,
Ders vermeye çalışmışlar,
alaylarla, şakalarla.
Özünü oluşturacak davranış
ve sözlerle,
Fıkralar hikayeler anlatmışlar,
acımayla bakan gözlerle
Bu kıssamızda bunlardan
biridir elbet.
Sonuçta ders alınır, dikkat ve
sabret.
İnsanlık bunlardan hisse alıyorsa
eğer,
O zaman her türlü güçlüğe ve
acıya değer.
Bir babanın üç oğlu var, çalışan
kazanan,
Kimi zaman ılımlı, kimi
zamanda kızan.
Baba ihtiyarlamış yaklaşmış .sonu
Babaya sorulmuş;
Var mıdır bir sorunu.
–Sağ olun yavrularım iki
vasiyetim olacak,
Bunu gerçekleştirmezseniz,
elim yakanızda kalacak.
Ben ölünce,
çorabımı çıkartmadan mezara gömeceksiniz,
Nedendir niçindir, hiçbir şey
demeyeceksiniz.
Size
bir zarf vereceğim, bunu saklayın,
Sakın ha sakın, çaresiz
kalmayınca açmayın.
Ölür
gider adamcağız çare bulunmaz.
Bizim üç
kardeşinde acısından durulmaz.
Hocaya danışırlar, danışırlar müftü
ye,
– Vasiyet
etti bize, çorabımla gömün diye.
Aldıkları tüm yanıtlar, hayır
olmaz, gömülemez,
Kefenden
başka bir şey üstünde götüremez.
Ne yapılması gerekiyorsa,
saatlerce tartışılır ama,
Kesin
bir sonuca varılmaz, vasiyetten yana.
O anda akıllarına gelir
babalarını zarfı
Çaresiz
kaldık, bunu açalım gayrı.
Açarlar bakarlar, iki cümle
var içinde,
Katlanmış konmuş kâğıt, güzel
biçimde,
Okurlar
her üçü de, orda donar kalırlar,
Bu iki
cümleden de iyi bir ders alırlar.
Der
baba;
–Eğer
götüremiyorsanız yanınızda bir çift çorabı,
O zaman iyi düşünün,
insanlara ve doğaya yaptığınız harabatı..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder