29 Haziran 2016 Çarşamba

ÇORABI BİLE

ÇORABI BİLE

        İnsanlığın oluşumu ile, iyilikte kötülükte doğmuş,
Haklı haksız ölümler, mezarları doldurmuş.
Bu nedenledir, aklı erenler, türlü olaylara,
Ders vermeye çalışmışlar, alaylarla, şakalarla.
Özünü oluşturacak davranış ve sözlerle,
Fıkralar hikayeler anlatmışlar, acımayla bakan gözlerle
Bu kıssamızda bunlardan biridir elbet.
Sonuçta ders alınır, dikkat ve sabret.
İnsanlık bunlardan hisse alıyorsa eğer,
O zaman her türlü güçlüğe ve acıya değer.
Bir babanın üç oğlu var, çalışan kazanan,
Kimi zaman ılımlı, kimi zamanda kızan.
 Baba ihtiyarlamış yaklaşmış .sonu      
 Babaya sorulmuş;
 Var mıdır bir sorunu.
–Sağ olun yavrularım iki vasiyetim olacak,
Bunu gerçekleştirmezseniz, elim yakanızda kalacak.
Ben ölünce, çorabımı çıkartmadan mezara gömeceksiniz,
Nedendir niçindir, hiçbir şey demeyeceksiniz.
Size bir zarf vereceğim, bunu saklayın,
Sakın ha sakın, çaresiz kalmayınca açmayın.
Ölür gider adamcağız çare bulunmaz.
Bizim üç kardeşinde acısından durulmaz.
         Hocaya danışırlar, danışırlar müftü ye,      
       – Vasiyet etti bize, çorabımla gömün diye.
Aldıkları tüm yanıtlar, hayır olmaz, gömülemez,
Kefenden başka bir şey üstünde götüremez.
Ne yapılması gerekiyorsa, saatlerce tartışılır ama,
Kesin bir sonuca varılmaz, vasiyetten yana.
O anda akıllarına gelir babalarını zarfı
Çaresiz kaldık, bunu açalım gayrı.
Açarlar bakarlar, iki cümle var içinde,
Katlanmış konmuş kâğıt, güzel biçimde,
Okurlar her üçü de, orda donar kalırlar,
Bu iki cümleden de iyi bir ders alırlar.  
Der baba;
–Eğer götüremiyorsanız yanınızda bir çift çorabı,
O zaman iyi düşünün, insanlara ve doğaya yaptığınız harabatı..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder