SANA DA USTA HANIMI...
Çok
eskilerde, kap kaçak bakır zamanı, Kalaylanmak isteyecektir
bu kapların tamamı.
Eğer kalaylanmazsa bu bakırlar,
İçine konan yiyecekler, insanı ağılar.
Bu nedenle, bir dal oluşur, kalaycılık diye,
Güzel beyaz kaplar
verilir birbirine hediye.
Bu da ustalık ister,
kalaycılık önemli,
Kumla sürülecek, temizlenecek
bes belli,
Sonra nisadır atılacak, ısınan bakıra,
Kalay eritilecek kapların üzerinde, yana yakıla.
Körük çekilecek, kömür ateşi kor
olacak, Kalaylanan kaplar, par par
parlayacak.
O zaman ustanın
ustalığı ortaya çıkacak,
Kalayladığı kaplara, özenle,
zevkle, bakacak.
Bu durum ustaya büyük bir haz
verecek, Yaptığına bakarak hafifçe
gülümseyecek.
Para kazanıp kazanmamakta
değil önemli,
Konu ettiğimiz
ustamız da bunlardan biri.
Eve gelirken çoğu kez,
cebi tam takır,
Olmamış cebinde, ne bir sikke
ne bakır.
Hanımı da usanır, bu
duruma üzülür,
Çoluk çocuk perişan, çoğu zaman büzülür. Sonunda tak eder,
kadıncağızın canına,
Dert yanar, kızar
darılır kocasına.
–
Bre adam ya para kazan, ya da bırak bunu,
– Bende
yitirdim artık son umudumu.
Bize bir şey kazandırmıyor yaptığın iş,
Yıllardır boşa gitti
emekler, gidiş, geliş.
Terk edeceğim artık, bunu
bilesin,
İster ağlayasın, ister gülesin.
– Bak hanım,
kazanamadığım doğru, paramızda yok,
Düşünsene ama, toplumda
söylenir adımız çok.
Ah hanımcığım, çok doğru dersin amma,
Bana usta, sana da
ustanın hanımı derler ya…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder